METİN FEYZİOĞLU 'NUNDAN ÇIKIŞ YOLU KONFERANSI

TBB Başkanı metin Feyzioğlu ADD İzmir Şubelerinin konuğu olarak İzmir'de Bergama, Dikili ve Bornova'da "Çıkış yolu" isimli bir konferans verdi.

Son durağı olan Bornova'daki Konferans'ta Türkiye'nin siyasi tablosunu değerlendiren Metin Feyzioğlu, Türkiye'nin tehlikeli bir dönemeçten geçtiğini, muhalefetin bu süreçte ciddi yanlışlar yaptığını anlattı ve bu seçimlerde CHP ve MHP'nin en azından mevcut oy oranının koruyamamasının vahim sonuçları olacağını söyledi.

ÇIKIŞ YOLU- PARTİLERE KİTLESEL UYARI

Yerel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hatalar yapıldığını söyleyen Feyzioğlu, cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra kitlesel bir tepkinin doğmadığını, bu sebeple de Parti yönetimlerinin hiçbirşey olmamış gibi yoluna devam ettiğini söyledi.

Anketlerde CHP'nin %20, MHP'nin %11-12 lerde olduğunu, karasız olarının %18lerde olduğu ancak bir de %7 oranında seçmenin protesto etmeye hazırlandığı bilgisini aktaran Feyzioğlu, Partilerin herşeyden önce oy kayıplarını hızla telafi edecek çaba içine girmesi gerektiğini söyledi.

CHP'nin üyesi olduğunu ve CHP'nin dışarıdan çare arayacağına kendi öz evlatlarını değerlendirmesi gerektiğini söyleyen Feyzioğlu partinin güven verici bir kadro ile halkın karşısına çıkması gerektiğini söyledi,.

Parti yönetimlerine yerel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaptıkları hatayı yapmamaları için aday tercihleri ile ilgili mektup, fax,  e-posta gibi yöntemlerle  kitlesel olarak uyarıda bulunulması gerektiğini söyledi.

Neriman Fidan'dan uyarı..

CHP'nin uzlaşma komisyonundan çekilmesi çağrılı bir çalışma yapan Neriman Fidan konferasın soru cevap bölümünde Anayasa çalışmaları, yerel seçimlerde aday belirlenmesi ve cumhurbaşkanlığı aday belirlenmesi sırasında bu tür bir çalışma yaptıklarını ancak parti yönetiminin bu tepkileri yok saydığı , dikkate almadığı uyarısında bulundu ve "işe yaramıyor" dedi.

Fidan, sadece iktidar açısından değil, muhalefet açısından demokratik tepkilere cevap vermeyen yönetimleri sebeiyle siyasal sistemin sıkıştığını söyledi.

HDP ile ilgili olarak "etnik kimlik siyaseti" tanımlamasını mahcup bir ifade olarak değerlendiren Neriman Fidan , HDP'nin açıkça Çözüm sürecinde İmralı ve Kandil arasında mekik dokuyarak Anayasal düzen değişikliği için PKK adına müzakere yürtütüğünü, özetle HDP'nin PKK'nın sözcülüğünü yaptığını" bunu söylemekten çekinilmemesi gerektiğini söyledi.

YENİ MECLİSİN GÖREVİ ERDOĞAN'I BAŞKAN YAPACAK YENİ ANAYASA

Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2015 seçimleri ile kendisini Başkan ilan edecek anayasa değişikliğini yapılmasını istediğini önümüzdeki dönemin konusunun bu anayasa tartışması olduğunu söyledi. HDP'nin baraj altı kalması veya üstüne çıkmasının anayasa değişikliği açısından fark yaratmayacağını çünki müzakere masasında PKK adına rejim tartışmasını yapan HDP'nin "yeni Anayasa tarafında" olduğunu hatırlatarak önümüzdeki dönemde Meclisin anayasa tartışmalarının tarafları açısından nasıl oluşacağının önemine dikkat çekti.

FİDAN'DAN ZOR SORU..

Yeni Anayasa tartışmalarında ve Çözüm yasalarında CHP yönetim iradesi ile  11 CHP milletvekili çözüm yasalarına evet dedi. Bu da yetmedi yasa açıkça anayasaya aykırı olduğu halde CHP yönetimi yasanın Anayasa Mahkemesine götürülmesini engelledi.Bu milletvekillirinin etkinliğini arttıran şey, bunların yönetimde olmalarıdır. Yeni anayasa tartışmalarının yönünü belirleyen müzakere sürecinin tarafları AKP-HDP(PKK) asla yeterli anayasal çoğunluğa ulaşamadı.

Şimdi biz, bugünkü oranlara göre 80 milletvekilini  kontenjan olarak yazacak ve yerel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tercihleri ortaya çıkmış olan bir yönetim iradesinin belirlediği milletvekillerine oy vererek kendi ellerimizle AKP-PKK nın anayasal eksiğini mi tamamlayacağız?

Yoksa farklı siyasi seçeneklerin ortaya çıkmasını mı sağlayacağız? Bağımsız milletvekili adaylığını düşünür müsünüz? CHP'den önseçime gireceğiniz iddiası doğru mu?

FEYZİOĞLU'NDAN ÖNSEÇİM YARIŞINA GİRECEĞİ İDDİASINA YALANLAMA..

Parti içinde gösterilen tepkilerin kitlesel olmadığını bu sebeple etkili olmadığını iddia eden Feyzioğlu, kitlesel olarak tepki gösterilmesi gerektiği görüşünü tekrarladı. mektup, fax, e-posta gibi yöntemlerle "partinin adaylarının nasıl olması gerektiği,nitelikleri ile ilgili gereken tepkinin" genel merkeze kitlesel olarak aktarılması gerektiğini söyledi.

Önseçime girecek olursa mutlaka kazanacağını söyleyen Feyzioğlu ancak TBBB  Başkanlığı gibi önemli bir görevde ciddi bir mücadele götürdüğünü ve buna uygun yaklaşılması gerektiğini söyledi. TBB Başkanlığını iktidara karşı çok ciddi bir mücadele vererek kazandıklarına işaret eden Feyzioğlu, bunun önemini ve değerini anlattı.

Kendisine görev teklif edilirken, ortaya çıkacak sorumluluğun TBB nin sorumluluğuna eşdeğer, bu göreve bırakmasını gerektirecek kadar önemli bir sorumluluk olması gerektiğini söyleyen Feyzioğlu, bu yönde bir teklif almadığını açıkladı.

Kendisine sürekli "taşın altında elinin olmasını söylediklerini, ancak zaten sadece elinin değil gövdesinin taşın altında olduğunu, ciddi bir mücadele yürüttüklerini ve siyasetçilerin de taşın üzerinde tepindiklerini" söyledi.

Ve yine TBB Başkanlığı görevinin önemine işaret ederek, sade bir milletvekilliği için bu görevin boşaltılmasının uygun olmadığını söyledi.

Kendisine bir teklif gelirse, teklifin niteliğinin yanında hangi kadronun parçası olarak ortaya çıkacağınızın önemli olduğunu ve bu sebeple böyle bir teklif geldiğinde de "arkadaşları ile birlikte düşünüp değerlendireceğini " açıkladı..

Anlaşılan o ki, TBB Başkanı Feyzioğlu, milletvekilliği için TBB  gibi önemli ve etkin bir görevi boşaltmayı düşünmüyor.

Feyzioğlu’nun  ‘Çıkış Yolu’ kitabından..

Milliyet - TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, Türkiye’nin politik gündeminde sürekli tartışma yaratan konulara değindiği kitabında, analizler yapıyor ve çözüm önerilerini sıralıyor

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Kürt sorunundan yüzde 10 seçim barajına, dış politikadan eğitime kadar uzanan konulardaki çözüm önerilerini, “Çıkış Yolu” isimli kitabında değerlendirdi.

Feyzioğlu’nun kitabındaki eleştirileri ve bazı çözüm önerileri şöyle:

* Yeni Türkiye söylemindeki yeni kelimesi, demokratik rejimi ve devletin yönetim biçimi olan cumhuriyeti hedefliyor. Kuruluş felsefesini terk etmek, başka bir rejim, başka bir devlet kurmak anlamına gelir.

* Kamu kurumları, bakanlıklar, hatta Başbakanlık taşınabilir. Ancak, Cumhurbaşkanlığı’nın taşınması, Cumhuriyet ile hesaplaşmanın ve dönüşümün en somut kanıtıdır.

 Laik ve sosyal devlet

* Devlet laik olmaz ise vatandaşları arasında ayrımcılık yapar.

* Sosyal devlet, bizi millet yapan eşit vatandaşlık paydasının kurucusudur. Güçlünün kendi keyfi hukukunu dayattığı devlet değil, hukukun üstün olduğu devlet.

* Devletin güvenlik güçleri, siyasi iktidarın silahlı gücü değildir. Siyasi iktidar, polisi, göreviyle bağdaşmayacak şekilde ağır silahlarla ve sınırsız yetkilerle donatmaktadır. Silahlı kuvvetler, emniyet teşkilatı ve MİT, birbirine karşı güçler olarak konumlandırılamaz.

* Mustafa Kemal, her adımda milli iradeyi oluşturmak adına kongreler düzenlemiş ve sandığı ortaya koymuştur. Öte yandan sandıktan iktidar olarak çıkan bir siyasi parti, aldığı oya dayanarak, ‘her istediğimi yaparım’ diyemez.

* Hiçbir anayasal zorunluluk olmadığı halde, 12 Eylül rejiminden kalan seçim barajını yüzde 10 olarak muhafaza etme inadı, toplumun çoğulcu yapısının parlamentoya yansımasını engellemektedir.

 Erkler ayrılığı korunmalı

* Yasama ve yürütme, yargıyı şekillendirmeye çalışmamalı, verdiği kararlara müdahale etmemelidir. Yargı da kendini yasama veya yürütme organının yerine koyarak siyaseti şekillendirmeye kalkışmamalıdır.

* Sistem, geçici sayısal çoğunluğu kucaklayıp, sayısal azınlığı yok sayan, hatta hain ilan eden ‘mutlak iktidarcı-çoğunlukçu sözde demokrasi’ olamaz. Özlediğimiz çağdaş demokraside, ‘yöneticiler ve yönetilenler’ değil, ‘kamu görevlileri ve onların hizmet etmekle yükümlü olduğu halk’ vardır.

* Çoğulcu demokrasiyi askıya alarak, sayısal çoğunluğa dayalı mutlak iktidar istemek, otoriter ve totaliter bir rejime özenmektir.

 Kürt sorununa yaklaşım

* Kürt sorununa, insan hakları ve demokrasi cephesinden yaklaşmalıyız. Ancak bu şekilde en doğru, en kucaklayıcı, ülkemizin her yerinde kabul görecek, güven verecek çözümleri üretebiliriz. Savaşan tarafların barışmasından söz edildiğinde, bilinsin ki bu kalıcı olmaz. Çünkü bu durumda ‘çözüm’ diye ortaya konulan, genellikle çok bölgeli, çok devletli, çok milletli federasyon ya da konfederasyondur. Böyle bir yapılanmanın Türkiye’nin her bölgesinde sonu bilinmez kanlı çatışmalara ve eninde sonunda parçalanmaya yol açacağını görmemek imkânsız. Yeter ki gözümüzü açalım.

* Çözüm, bize gösterildiği gibi karmaşık veya zor değil. Çözümün ilk adımı; bir bebeğe bakınca Türk, Kürt, Arap, Çerkez, Laz, Müslüman, Hristiyan, Ezidi, Sünni, Alevi, Nusayri görmek yerine, onu bir evlat olarak bağrımıza basmak.

Özgür basına ihtiyaç var

* Şeffaf yönetim anlayışı ve hesap verebilirlik, demokratik yönetimin temel şartları arasındadır. Toplum, her konuda çarpıtılmamış bilgiye ulaşabilmeli. Bunun için özgür basına ihtiyaç var.

Feyzioğlu'nun Çıkış yolu kitabından sayfalar..