Bugun...


Baykal'a yapılan komplo üzerine algı yönetimi
Tarih: 10-01-2015 22:22:37 Güncelleme: 10-01-2015 22:22:37 + -


Baykal’a kaset komplosu mahkemesi sürüyorken ve mahkemede bir arpa boy yol alınmazken, Sabri uzun adlı, istihbarat daire başkanlığı yapmış bir şahıs, Baykal'a yapılan komplo üzerine “duyumlarına ve yorumlarına dayalı “ bir kitap yazarak ne yapmaya çalışıyor? Bu kitabı kaynak göstererek, soru sormaya çalışanların amacı ne?

facebook-paylas
Tarih: 10-01-2015 22:22

Baykal'a yapılan komplo üzerine algı yönetimi

AKP ve cemaatin ortaklığının bozulmasından sonra, Baykal kasetini cemaate mal eden Erdoğan, neden hala sorumluları yargı önüne çıkartmıyor  ve olayı aydınlatmıyor

Dedikodulara dayalı algı operasyonu ile ne yapılmaya çalışılıyor?

Yani sorulması gereken soru çok, ama birilerinin işine geldiği gibi, üstelik gerçeği bildikleri halde kamuoyunu yanıltmaya dönük sorular değil elbette bu  sorular..

Soner Yalçın’ın yazısından yola çıkacak olursak;

Komplo kaseti ile ilgili olarak “seks kaseti” ifadesinin kullanılması algı operasyonunun ilk adımıdır. Ortada diğerleri gibi bir seks görüntüsü değil, seks algısı oluşturulmuş bir kaset vardır. Bu o kadar önemli mi derseniz, Baykal kasetini diğerlerinden ayıran özellik odur. Belki de diğer kasetler, Baykal’a yapılan komploya gerçeklik algısı oluşturmak için servis yapılmış olabilir.

Yazının başlığına taşınan “Erdoğan’a milletvekili yolunu açan seks kaseti  mi?” abesle iştigal bir değerlendirme olduğu  gibi, kendisini gazeteci olarak lanse eden, birazcık siyasi bilgisi olan birisinin kullananmaya tenezzül bile etmeyeceği  bir  başlıktır. Soner Yalçın bu asparagas haberi servis ederek,  kendisini gazeteci sınıfından düşürmüştür. Üstelik Soner Yalçın, siyasi değerlendirmeleri  ile kamuoyuna siyasi yön vermeye çalışan bir gazeteci görünümdedir. Soner Yalçın bu yönlendirmeyi kime yandaşlıkla yapmaktadır?

Sapla samanı karıştıran bilgisizlik!..

“Erdoğan’a başbakanlık yolunu açtığı iddia edilen görüşme, “  2003 yılında yapılmıştır. Görüşme, Baykal’ın Genel Başkanlığındaki CHP’nin engellediği 1 mart tezkeresi ile ilgilidir. Ortadoğu’daki hesapları bozan bu gelişmeden yıllar sonra,bu görüşme ile ilgili olarak Doğan Medya yazarı Zülfü Livaneli  “Erdoğan’la milletvekili olma pazarlığı yapıldığı iddiası“nı ortaya atmıştır..

"Livaneli'nin 22 Aralık 2002 günü Sevigen'in evindeki sohbeti yazarken gönderme yaptığı Erdoğan ile Baykal'ın 22 Şubat 2003 tarihli Beylerbeyi buluşması arasında tam 2 ay vardır.

"Üstelik, Beylerbeyi buluşması sırasında Siirt'teki seçim tarihi 9 Mart olarak belirlenmiş, Erdoğan'ın adaylığı kesinleşmiştir.” Erdoğan’ın milletvekili olması ile ilgili yasal düzenleme yapıldıktan sonra ne pazarlığı yapılmış olabilir?

Konu ile ilgili olarak açıklama yapan Baykal, görüşmenin Erdoğan’ın talebiyle ve 1 mart tezkeresi ile ilgili olarak yapıldığını söyledi. Konuşma içeriği ile ilgili özel görüşme olması sebebiyle detaylı bilgi vermeyen  Baykal, sadece “gelen Amerikan askerlerinin ne zaman Türkiye’den ayrılacağı sorusuna Erdoğan’ın verdiği “vallahi ben de bilmiyorum” cevabını o gürüşmede aldığını açıkladı. Tezkereye tam kadro katılan ve hayır oyu veren CHP , bu sonuçla bütün pazarlık iddialarını da çöpe atıyordu.  

Ancak kamuoyu hafizası ile oynayarak algı operasyonu yapmayı tercih edenler, bu gerçeği yok sayıyor ve ısrarla aynı soruyu sormaya devam ediyorlar.

Milletin siyasete ilgisizliğine güvenip ve gerçekdışı olayları gerçek gibi sunanalar, bir adım daha ileri gidiyor ve bu Sabri Uzun adlı bir istihbataçının iddiasını dayanak göstererek 2003 yılındaki olayı 2010 yılındaki olaya bağlıyorlardı.

Sadece bu sunum dahi milleti bilgisiz yerine koymak ve milletle alay etmektir.

Kasetçi 5 polise ödül verilmiş!..

Kasetçi 5 polise ödül verildiyse kimdir bu polisler? Herşeyi yazan İstihbaratçı bu polislerle ilgili neden yargıya başvurmamış? Bir anamuhalefet partisi Genel başkanına, ki o dönemde iktidarın uygulamaları açısından ciddi sorunlar yaratıyordu, 5 polisin marifeti ile mi komplo yapılmış? Türkiye siyasi tarihini değiştiren bu olay bu kadar basit bir şekilde mi tezgahlanmış?

Cemaat Baykal’a kaseti izletmiş mi?

Baykal – Kesinlikle yalan!..  Baykal kasetin kendisine önceden izletildiği iddiasını kesinlikle reddediyor.  Komplo kasetini yayınlanmadan önce izleyen kişiyi,  Baykal’a yapılan komplo sonrası CHP genel başkanlığına oturan Kemal Kılıçdaroğlu açıklıyordu.

Baykal’ın kasetini servis edilmeden önce kim izlemiş?

Kılıçdaroğlu – Erdoğan’ı Baykal’ın kasetini izlerken izledim!..

Komplo ile ilgili olarak 2010 yılındaki kurultayda namus sözü veren ve kurultaydan sonra Baykal’a yakın kadroları tasfiye ederken komPloyu ağzına bile almayan Kılıçdaroğlu,  kaset komplosu yeniden gündeme geldiği zaman açıklıyordu. İşin ilginç yanı Kılıçdaroğlu’nun BND  ve komplo ilişkisi İddiaları sebebi ile kendini savunmak için bu açıklamayı yapıyordu.

BND VE KILIÇDAROĞLU İLİŞKİSİ İLE İLGİLİ İDDALAR haberi için TIKLAYINIZ 

Kılıçdaroğlu konuda yargıya herhangi bir başvuruda bulunulmadı. “Erdoğan’ı Baykal’ın kasetini izlerken”  izlediği görüntüleri “nerede ve ne zaman izlediği”ve görüntüleri kimlerin servis ettiği sorusunun cevabı ise Kılıçdaroğlu’ndan alınamadı.

 

Kasetin sorumlusu cemaat mi?

Soner yalçın’ın yazısından ulaşmak istediği sonuç; Baykal’a Komployu cemaat yapmıştır ve bu sebeple CHP’liler cemaati savunmamalıdır.

Erdoğan’ın komplo kaseti ile ilgili sorumluluğu cemaate yıkmak istediği Cumhurbaşkanı olmadan önceki açıklamaları ile sabittir. Ancak Erdoğan’ın “ne istediler de vermedim “ itirafında bulunduğu o dönemde, cemaat  AKP iktidarının bir parçası halindedir. Üstelik Erdoğan özellikle anayasal rejim değişikliklerine karşı sert muhalefetinden bunaldığı Baykal’ı AB’ye, sosyalist enternasyonele şikayet etmekten geri durmuyor ve Baykal’dan kurtuluşun yolunu arıyordu.

Baykal – Böyle bir komplo anamuhalefet Partisi Genel başkanına İktidarın bilgisi ve onayı haricinde yapılamaz..

Baykal istifa açıklamasında komplonun sorumluluğunun iktidara ait olduğunu,  cemaati suçlu ilan ederek bu sorumluluktan kurtulunamayacağını işaret etmek için “Pensilvanya’dan gelen mesajın samimiyetine inanmak istiyorum” açıklamasını da ekliyordu.

ERDOĞAN SUÇLUYU BİLİYORSA YARGI ÖNÜNE ÇIKARSIN!..

Sorumluluğu 3-5 polise veya cemaate yıkmak isteyenler, çok açık ki ellerindeki iktidar gücünü kullanarak  komplocuyu yargı önüne çıkarıp, komployu aydınlatmalıdır. Bütün bu dedikodulara dayalı sadece algı oluşturmaya dönük açıklamalar, koca koca yazarların kaleme aldığı yazılar, 5 yıldır mahkemesi süren dava ile ilgili gerçeği değiştirmeye yetmez..

Bu komplo aydınlatılmadıkça , Yeni Türkiye’de mutlak güç halindeki Erdoğan’ın sorumluluğunu işaret eder.

 

BAYKAL’IN TARİHİ AÇIKLAMASI..

Günlerdir beklenen değerlendirmemi ve kararımı açıklıyorum.

Bu bir kaset olayı değildir. Bir komplodur. Komplo, hukuk dışı ahlak dışı tertip demektir. 

Bir komplo yaparken bazen haneye tecavüz edersiniz. Duvarlara eşyalara gizli kameralar yerleştirirsiniz. Gizli çekimlerle insanların en korunaksız görüntülerini alırsınız, kesersiniz, biçersiniz, aktarırsınız, montaj yaparsınız, çarpıtırsınız. Böyle yaparken de dünyanın her yerinde, bütün dinlerin, bütün rejimlerin, bütün ahlak anlayışlarının güvencesi altında olan, insan mahremiyetine tecavüz edersiniz.


Ar, haya ve utanç bunu yapanlar için önemini kaybeder. İnsanların şerefleri onların umurlarında değildir. Önümüzdeki komployu gerçekleştirenler bunu sapık oldukları için ya da ticari kazanç sağlamak için veya şantaj yapmak için düzenlememişlerdir. Siyaset yapmak için düzenlemişlerdir. Ahlaklarına vicdanlarına uygun bir siyaset.


Bu komplo bugünkü siyasi konjonktürün eseridir. Yıllardır bekletilen bir kaset yoktur. Bir kaset ele geçirilmiş değildir. Bir komplo imal edilmiştir. Taze iki haftalık, bir komplo vardır.


Bu komplonun hedefi bir kişi değil; onun çok ötesinde Cumhuriyet Halk Partisi'nin neredeyse tek başına yürüttüğü cumhuriyete, demokrasiye, hukukun üstünlüğüne sahip çıkan, sivil darbe, sivil dikta rejimlerine karşı vermekte olduğu mücadelesidir. Bu komplo CHP'nin anayasa ve rejim kavgası vermekte olduğu son iki hafta içinde düzenlenmiş ve piyasa sürülmüştür. Komplo tezgahı malzemeleriyle, çekimleriyle günceldir, tazedir.


Meskene tecavüz verileri teknoloji kullanımı yoluyla tezgahlanan bu komplonun, iktidar gücü ve olanakları seferber edilmeden bir muhalefet partisi başkanına karşı bu kadar fütursuzca icra edilebilmesi mümkün değildir.


Anamuhalefet partisi liderinini hukukuna, ahlakına tecavüz eden bu kadar kaba bir komplo tezgahının iktidar zirvesinin bilgisi ve onayı olmadan son iki hafta içinde hazırlanıp piyasaya sürülmesi söz konusu bile olamaz.


Olay sonrasında sergilenen sözde iyi niyetli, hakşinas olmaya çalışan yapay tavırlar, üzüntü beyanları perde arkasındaki tezgahın suçluluğunu örtpas etmeye yetmez. 

Anamuhalefet liderine yönelik bu kadar kaba kanunsuzluk, bu kadar kaba ahlaksızlık bugünlerin ortamında iktidarın bilgisi ve onayı olmadan gerçekleştirilemez.  

Piyasaya sürülemez, komployu ayıplar gibi yapanlar aslında bizzat ayıbı işleyenlerdir. Bu çerçevede başka bir sorumlu arayışına çıkacak olanlara yardımcı olmak üzere, Amerika'dan Pensilvanya'dan aldığım üzüntü ve destek mesajlarının samimiyetine inandığımı da söylemek isterim. Hukuksuz ve ahlaksız komploları temel alan, "çok ayıp ama" diye başlayan, yorumlarla hesap sormaya siyaset düzenlemeye çalışanlara da bir sözüm var.


Ahlaksız ve hukuksuz komplolara itibar ederek, ne ahlakı ne hukuku, ne de siyaseti savunamazsınız. Komplo yapanlar zaten işlerini sizlere güvenerek yapıyorlar. Komploculuğa hayat alanı açanlar "çok ayıp ama" diyenlerdir.


Hukuksuz ve ahlaksız komploları hazırlayanların ve onların komplolarına itibar edenlerin, dürüst ve onurlu insanların manevi cesetlerini çiğneyerek nereye kadar gidebilecekleri hep beraber göreceğiz. Bunun nasıl bir Türkiye oluşturmakta olduğunu er geç anlayacağız.


Kendinden menkul bir ahlak zabıtalığını bizzat deruhte edenlerin, insanlık tarihi boyunca Hz. Peygamber'den başlayarak günümüze kadar ne mağduriyetlere yol açtıklarını çok iyi biliyoruz. Bu tablo karşısında bana da bir görev düştüğünün farkındayım. 

Bu kara kampanyaya teslim olmayacağım. Bu hukuksuz ve ahlaksız komplo nedeniyle kimsenin beni sorgulamasına izin vermeyeceğim. Eğer bunun bir bedeli varsa ve bu bedel CHP Genel Başkanlığı'ndan ayrılmaksa o bedeli de ödemeye hazırım.


Benim CHP Genel Başkanlığı'ndan istifa etmem hiç bir şekilde bu komploya teslim olmak yada kaçmak anlamına gelmez. Tam tersine bu bir meydan okumadır. Bu anlayışla bugün CHP Genel Başkanlığı'ndan istifa ediyorum.

   
Bu komplonun hedefi sadece ben değilim, aynı zamanda CHP'dir. 

CHP de bu kirli tezgahlar karşısında yolunu seçmek zorundadır. Benim istifa kararım, hem Türkiye siyasetini ve CHP'yi yeniden tanzim etmek isteyenlere bir imkan tanıyacak hem de CHP'ye bu komplo ile hesaplaşma fırsatı verecektir.


Yalansız, dürüst, cesur bir duruş sergilemek sadece benim işim olmamalıdır. 

Deniz Baykal'ın ve CHP'nin ötesinde bütün Türkiye olarak hepimiz hileler ve şerre dayalı kalleşlik politikasına dur demek zorundayız. Umarım tüm bu yaşananlar ve benim istifam Türkiye'de yeni bir uyanışın başlangıcı olur. İnşallah bir kez daha şerden bir hayır çıkar, hile hurda yapanlar değil dürüst ve namuslu olanlar kazanır.


Bu olayda ve bugüne kadar bütün iyi kötü günlerimde bana destek veren ve sahip çıkan her siyasi düşünceden vatandaşlarıma, CHP'nin yiğit, vefakar, fedakar örgütüne, birlikte görev yaptığım çalışma arkdaşlarıma, üzerimde emeği olan, hakkı olan tanıdığım tanımadığım bütün insanlara yaşamımın her anını anlamlı kıldıkları için teşekkür ediyorum. Ben sizlere hakkımı helal ediyorum. Siz de hakkınızı bana helal ediniz.


Teşekkür ederim." 

Çağdaş Ulusal Çizgi

Neriman Fidan



HABER VİDEOSU







FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNDEM Haberleri

ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
YUKARI