Bugun...


Mustafa Kemal Atatürk - Nutuk
Tarih: 15-10-2015 13:30:49 Güncelleme: 15-10-2015 13:30:49 + -


Atatürk, söylevinde Bağımsız, Çağdaş ve Ulusal Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu anlatıyor.

facebook-paylas
Tarih: 15-10-2015 13:30

Mustafa Kemal Atatürk - Nutuk

15 Ekim 1927 Cuma günü Atatürk kendi el yazısı ile yazdığı Nutuk'u okumaya başladı. Atatürk, Nutuk'u yazmakla neyi amaçladığını şöyle anlatıyor. "Bu söylevimle, ulusal varlığı sona ermiş sayılan büyük bir ulusun, bağımsızlığını nasıl kazandığını; bilim ve tekniğin en son ilkelerine dayanan ulusal ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım." Bugün, Atatürk'ün kurduğu Mecliste ve devlette görev yapan kaç kişi "Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusunun yazdığı kurtuluş ve kuruluş destanını okumuştur," merak ediyoruz

 

Metin Aydoğan'ın kaleminden
NUTUK (SÖYLEV)
Atatürk, 
15 Ekim 1927 Cuma günü okumaya başladığı Nutuk’u, günde altı saat okumak üzere altı günde okudu. Yazmak için ise, yaklaşık dokuz ay bilgilerini yeniledi, belge topladı. Mücadele arkadaşlarıyla sıkça bir araya geldi, kendi düşünce ve hazırlıklarını aktarırken, onların “görüş ve değerlendirmelerini” aldı. Anımsıyamadığı ayrıntılar için, olayı birlikte yaşadığı insanları bulduruyor, değinmek istediği bir olayı birkaç kanaldandoğrulamadan kullanmıyordu. Gerçeği yansıtamama ya da yanlış kanı uyandırmakaygısı, çalışmasının her aşamasına egemendi. Doğruluğunu gördüğüuyarıları kesinlikle değerlendiriyor, uyarılara hak verdiğinde, günler süren çalışmasını yeniden ele almaktan çekinmiyordu. İçeriğe olduğu kadar yazılıma da önem veriyordu. Yazdığı notları derleyip son biçimini verirken, beş yüz sayfalık yapıtı “kendi elleriyle yazdı”; yüzlerce belgeyi, “bizzat kendisi toplayıp değerlendirdi.” Tümceler (cümleler), sözcükler (kelimeler) üzerinde titizlikle duruyor, dil bilgisi kurallarına aşırı özen gösteriyor; uygun olan sözcük kullanımına çok önem veriyordu..

Duygulu Ortam

 
15 Ekim 1927 Cuma günü Türkiye Büyük Millet Meclisi Toplantı Salonu’nda, tarihî bir gün yaşanıyordu. Ülkenin her yerinden, dört yüzCumhuriyet Halk Fırkası delegesi, İkinci Fırka Kongresi’ne katılmak için, Ankara’ya gelmişti. Ancak, delegeler yalnızca bir parti kongresine katılmış olmayacaklar, ondan çok daha önemli olmak üzere, Mustafa Kemal’in vereceğiBüyük Nutuk’u dinleyeceklerdi.
Yoğun bir çalışmayla hazırlanan Nutuk’ta, 1918-1927 arasındaki dokuz yıllık olağanüstü dönem ele alınacak; döneme öncülük eden önder, gerçekleştirdiği bu büyük devrim dönemini, belgeleriyle birlikte tarihe mal edecekti. Delegeler, tarihsel bir olaya tanık olmanın, o ise, yüklendiği sorumluluğu yerine getirmenin heyecanı içindeydi. Salonda, anlamlı ve duygulu bir hava vardı.
Saat 10’da, alkışlar arasında kürsüye geldi ve uzun süren alkışların dinmesini bekledi. Alkışlar durduktan sonra, kısa bir süre sessiz kaldı. Heyecanı duruşuna yansıyor ve bu durum delegeleri dolaysız etkiliyordu.Nutuk’a başlamadan önce yapacağı işin niteliğini açıklayan kısa bir konuşma yaptı ve şunları söyledi: “Geleceğe yönelik önlemler konusunda düşüncelerimi söylemeden önce, geçmişte kalan olaylar konusunda bilgi vermek ve yıllar süren davranış ve yöntemlerimizin hesabını milletimize vermek, ödevim olmuştur. Olaylarla dolu, dokuz yıllık bir döneme değinecek söylevim, uzun sürecektir. Yerine getirilmesi gereken bu iş, güç bir görev olduğu için, sözü uzatırsam, beni hoş karşılayacağınızı ve bağışlayacağınızı umarım”.1

NUTUK 'u okumak için TIKLAYINIZ (e-Kitap)
 
Konuşma Maratonu
 
15 Ekim saat onda başladığı Nutuk’u, günde 6 saat okumak üzere, altı günde bitirdi. Toplam olarak, 36 saat 31 dakika konuşmuş; ana bölümleri kendisi, belgeleri Ruşen Eşref (Ünaydın) Bey okumuştu. Yabancıların “Six-day Speech” (Altı Günlük Konuşma), “Marathon Speech” (Maraton Konuşma) ya da“hayret verici söylev”2 dediği bu uzun konuşma; “Türk ulusunun kurtuluş savaşımını ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu, tarihsel akışı içinde” ve“belgeleriyle birlikte” ortaya koyuyordu.3
Nutuk, İzmir Suikastı yargılanmalarından yaklaşık bir yıl sonra okunmuştu. Devrim karşıtı eylemler durdurulmuş, genel seçim yapılarak Meclis yenilenmişti. Ülke, devrimlerin süreceği, ekonomik atılımlarla toplumsal gönencin yükseltileceği, yeni bir döneme girmişti.
Kurtuluş Savaşı’yla başlayıp, Saltanat ve Hilafetin kaldırılmasından İzmir Suikastı’na dek geçen dönem; tutucu tepkiler, beklenmedik karşıtlıklar ve sert çatışmalarla dolu, gerilimli bir dönemdi. Değişmez sanılan kurum ve değerler yıkılıyor, en az Kurtuluş Savaşı kadar sıradışı bir toplumsal dönüşüm gerçekleştiriliyordu. Dönüşümdeki yoğunluğun, olayların gerçek boyutunu örterek yanlış kanı ve düşüncelerin doğmasına neden olmaması için, Samsun’da başlayan İzmir Suikastı’yla biten bu hızlı dönemin, belgeleriyle birlikte anlatılması gerekiyordu.
Onur ve sorumluluğuyla dokuz yılın hesabı, Türk milletine ve tarihe karşı verilmeli; olaylar, nedenleri ve gerçek boyutuyla ortaya koyulmalıydı. İzmir Suikastı yargılamalarının sonuçlanıp, saldırgan karşıtlığın dağıtılmasından sonra, bu konuda çalışma yapılmasının zamanının geldiğine karar verdi. Nutuk, bu çalışmanın ürünü olarak ortaya çıktı.
 
Nasıl Yazıldı
 
Çankaya’daki eski köşkün üst katındaki küçük odada, sürekli ve yoğun bir çalışma içine girdi. Söylevine temel oluşturacak belirlemeleri, uzun saatler boyunca, “ayakta dolaşarak” yazdırıyor, yazıcılar uyumak için evlerine gittiklerinde, “banyo alıp giyiniyor” ve “çağırdığı konuklarına o günkü taslaktan okuyup tartışmak için” aşağıya, “sofra”ya iniliyordu.4
Afet İnan’ın “tarihi, tarih yapanlardan öğreniyordum” dediği5 uzun söyleşiler bittikten sonra, kısa bir uykuyla yetiniyor ve yeni günle birlikte, aynı yoğun çalışmaya dönüyordi. Bir keresinde, hiç uyumadan aralıksız 27 saat çalışmıştı.6
Sözlerini kağıda geçiren yazıcılar, çalışma yoğunluğuna çoğu kez dayanamıyor, yorgunluktan bayılıyordu. O ise, sıradışı bir dirilik içindeydi. Yazıcılar gittikten sonra masasına oturuyor, “bütün bir gün, gece yarılarına, bazen şafak sökene dek”7 çalışıyordu. Ankara’daki çalışmaları sırasında, “aşırı yorgunluk nedeniyle kalp krizi geçirmiş”8; havası iyi gelir gerekçesiyle, çalışmalarını İstanbul’da sürdürmüştü.
 
Yeniden Yaşamak
 
30 Haziran 1927’de geldiği İstanbul’da, üç aylık son bir çalışmayla Nutuk’u 30 Eylül’de bitirdi. Kimi konuları ele alırken, o günkü koşulları adeta yeniden yaşıyor, çekilen acıların anımsanması nedeniyle oluşan duygulu ortamda, hem kendisinin hem de arkadaşlarının gözleri sıkça yaşarıyordu.
Örneğin, İzmitli Kuvayı Milliye önderi Yahya Kaptan’ın şe





FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KİTAP Haberleri

ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
YUKARI