Bugun...


CHP'nin Yeniden Doğuşu / Algan Hacaloğlu
Tarih: 05-09-2022 02:39:40 Güncelleme: 05-10-2022 13:52:40 + -


Algan Hacaloğlu "Siyasette Tutkuyla Yaşanan Yıllar” adlı kitabında CHP'nin Yeniden Doğuşunu anlatıyor.

facebook-paylas
Tarih: 05-09-2022 02:39

CHP'nin Yeniden Doğuşu / Algan Hacaloğlu

CHP’nin “YENİDEN DOĞUŞU” (09 Eylül 1992) (*)

  (“Siyasette Tutkuyla Yaşanan Yıllar” adlı Kitabından Özet Alıntıdır... Sf. 63-71 )

 

Yasaklar Aşılıyor; 12 Yıl Aradan Sonra CHP Tekrar Meclis’de...

 

    Yoğun talepler sonrasında, 12 Eylül rejiminin “eski siyasi partilerin aynı adla tekrar açılmasını engelleyen yasası” 19 Haziran 1992'de kaldırılmıştı. SHP Genel Başkanı Erdal İNÖNÜ, ‘özde demokrat’ kişiliği ile yasanın kaldırılması için üstün gayret göstermişti. 12 Eylül rejiminin uzantısı olan dönemin Cumhurbaşkanı ‘sözde demokrat Turgut Özal ise bütün gücüyle karşı çıkmış, karşı kampanya yürütmüş; “SHP kendi başına bela açacak bir şeyi niye yapıyor, niçin CHP’yi yeniden açıyor” şeklinde konuşabilmişti.

    Sonuçta, ANAP’ın üst düzey muhalefetine rağmen, TBMM’nin diğer milletvekillerinin sağduyulu dayanışması sonucu 80 öncesi varlığını sürdürmüş olan partilerin yeniden açılabilmesi sağlanmıştı. Bu karar en çok CHP tabanını etkilemişti.

  

    3 Mayıs 1992'de, CHP'nin hayatta olan son Genel Yönetim Kurulu üyeleri aralarında Erol TuncerHayrettin UysalAltan Öymen, Metin Somuncu, Metin Tüzün, Coşkun Karagözoğlu, Güler Gürpınar,  Celal DoğanMehmet Nebil Oktay, Nail Atlı, Mehmet Dedeoğlu, İlyas Kılıç, İsmet Atalay’ın da olduğu.bir bildiri yayımlamışlardı. "Cumhuriyet Halk Partisi" yeniden açılıyordu. CHP tabanı bu bildiriyle hareketlenmiş, 12 Eylül öncesinin CHP gençlik kollarının önder kadroları bir araya gelmişlerdi. Cumhuriyet Halk Partisi'nin yeniden doğum tarihi, genel sağduyu ve özlem duyguları ile “9 Eylül 1992” olarak belirlenmişti.

     Bu coşkulu ortam içinde 07 Eylül 1992’de, eski ve yeni 140 kadar Parlamenter “Selam CHP’ye, Sevgi Türkiye’ye...” diyerek kamuoyuna; “CHP’nin siyasal yaşama yeniden dönmesi; sadece  bir hukuk ve demokrasi ayıbının giderilmiş olmasından ibaret değildir. CHP’nin yeniden açılması, ülke sorunlarının barış, bütünlük ve özgürlük içinde aşılması bakımından umutlar vadeden olumlu ve zorunlu bir siyasal çıkıştır.” açıklamasını yapmışlardı.

    Ancak, 09 Eylül 1992’de ‘CHP’nin Yeniden Doğuşuna’ gönül verenlere, Partisinden 10 yıl evvel istifa etmiş olan son Gn. Başkanı Bülent ECEVİT karşı çıkıyor; buna kalkışanlara ‘gönül koyuyordu’. CHP’nin  12 Eylül öncesi efsanevi lideri, kendisini “Karaoğlan” yapan o şanlı sürecin özverili, yürekli kahramanlarına (Necdet Uğur, Uğur Alacakaptan, Sırrı Atalay, Deniz Baykal, Ali Topuz, Ahmet İsvan, Aytekin Kotil, Süleyman Genç, Erol Tuncer, Hayrettin Uysal, Altan Öymen, Metin Tüzün, Hasan Fehmi Güneş, Orhan Birgit, Mehmet Nebil Oktay, Mehmet Dedeoğlu, İlyas Kılıç’ ve 80 öncesi CHP’nin onurlu mücadelelerine omuz vermiş diğer yüzlerce üst düzey değerli siyasetçiler) sırt çevirerek eşi Rahşan Hanımla beraber kurmuş olduğu DSP ile, siyaseti yeni kadrolarla, kendi bildiğince yapmak istiyordu.

   

    Bu arada, SHP-DYP Koalisyonu’nda iktidar çatısı altında buluşmuş bazı siyasetçiler de, “SHP iktidarda, CHP’ye niye tekrar açılıyor” diyerek ‘CHP’nin Yeniden Doğuşuna’ tepki koymaktaydılar. CHP’nin tarihsel misyonunu tamamladığını düşünen, sosyal demokrat kimliği ağır basan bazı ünlü siyasetçiler, bu da nereden çıktı demekteydiler. Bunlar arasında; ‘Altı oku unutup, sıfırdan başlamadan CHP büyüyemez’ diyerek, ‘bağımsızlık ve çağdaşlaşmanın CHP’nin gözardı edilemez değerleri’ olduğunu unutanlar dahi vardı.  Bu gelişmelerden olumsuz etkilenmiş olacak ki, Erdal İnönü de, ilgili yasanın çıkışına olumlu katkı sağladığı halde ‘Yeniden Doğuşa Karşı Olanlar’ kervanına katılıyordu.

 

    Keza, Erdal İnönü ve Fehmi Işıklar’ın başını çektiği ‘1991 SHP-HEP’ ittifakından farklı nedenlerle memnun olanlar da CHP’nin açılışına karşıydılar. ‘İttifak’ siyasi açıdan genelde hüsranla, SHP açısından travma ile sonuçlanmış olsa da; bu ilişkiyi canlı tutmak isteyen kesimler, kontrol edemeyecekleri bir  yapıya, ‘CHP’nin Yeniden Doğuşuna karşı çıkıyorlardı. 

    Diğer yandan beklenileceği gibi, başta Turgut Özal olmak üzere neo-liberaller, diğer Merkez Sağ siyasetçilerin önemli bölümü, 12 Eylül Rejimi kalıntıları, ‘CHP’nin Yeniden Doğuşundan rahatsız olmuşlardı.

    Bu farklı tepkiler ve coşku ortamında, 1979’da yapılmış olan CHP 8. Olağanüstü Kurultayı delegelerinin büyük çoğunluğunun katılımı ile, 9 Eylül 1992'de ‘CHP 25. Olağan Kurultayı’ toplanmış; ‘CHP’nin tekrar açılması oybirliği ile kabul edilmişti. Sonra, genel başkanlık yarışı yapılmış; Deniz Baykal ve Erol Tuncer arsındaki yarışda, Deniz Baykal 679 oyla CHP Genel Başkanı olurken, Erol Tuncer 425 oy almıştı. Böylece Deniz Baykal; ‘M. Kemal Atatürk, İsmet İnönü ve Bülent Ecevit'ten’ sonra, CHP’nin dördüncü ‘Genel Başkanı’ olmaktaydı.

   

    SHP Gn. Bşk. Erdal İnönü, Kurultay sonuçlarını; “Kurultay’ı Erol Tuncer ekibinin kazanmasını arzu ediyordum. Çünkü Tuncer ekibi birleşmeye daha yatkın görünüyordu. Artık, ‘SHP, CHP’dir diyemiyorum’. Çünkü onlar da DSP’ye benzediler.” gibi tartışmaya çok açık bir çerçevede değerlendirmişti. SODEP kurucularından, kıdemli gazeteci Oktay Ekşi ise,   gelişmeleri, “SHP’nin, -özellikle Erdal İnönü’nün- Cumhuriyet Halk Partisi’ni CHP yapan temel ilkeleri küçümseyen tavrı, ‘CHP’den doğan boşluğun ancak CHP tarafından doldurulacağı’ gerçeğini ortaya çıkarmıştı.” şeklinde yorumlamıştı.

    

    11 Eylül 1992 günü toplanan SHP Merkez Yürütme Kurulu, CHP Kurultay’ının ‘sonuçları ve siyasete yansımalarını’ değerlendirmişdi. SHP Gn. Bşk. Erdal İnönü ile Gn. Sek. Cevdet Selvi, toplantıda yaptıkları konuşmalarda CHP içinde aktif görev alacak kişilerin, SHP’de politika yapmayı sürdürmelerinin ‘siyasi ahlakla bağdaşmayacağını’ dile getirmekteydiler. Basına yansıdığı şekliyle, SHP MYK toplantısında İnönü görüşlerini; “CHP’lilerin SHP’den ayrılmalarının,  hükümeti kısa vadede etkilemeyeceği ve SHP’ye bir zarar veremeyeceği, bundan sonra solda birlik konusunda SHP’nin herhangi bir çalışma yapmayacağı”şeklinde açıklamıştı.

    SHP MYK Üyesi olarak benim o toplantıdaki tutumum ise medyada, “MYK toplantısında, ‘CHP içinde birlik’ görüşünü savunan ve Deniz Baykal’a yakın olduğu bilinen Algan Hacaloğlu, hiç konuşma yapmadı. Algan Hacaloğlu’nun önümüzdeki günlerde kesin kararını vereceği belirtiliyor” şeklinde değerlendirilmişti.  Oysa ben kararımı çoktan vermiştim; ancak SHP’ye hiçbir zarar vermeden ayrılmayı planlamaktaydım.

    12 Eylül 1992’de, Deniz Baykal ile CHP Genel Kurulu üyelerinden “Adnan Keskin, Kemal Tabak ile İrfan Gürpınar”  SHP'den istifa etmişlerdi.  Bu istifalar CHP Grubu’nun  kuruluşuna yönelik ilk adımı oluşturmuştu. Dört gün sonra ise, Deniz Baykal SHP’den istifa eden 13 milletvekilinden SHP Genel Başkanlığı ve TBMM Başkanlığı’na hitaben yazdıkları istifa mektuplarını almıştı.

 

    DSP lideri Bülent Ecevit’in, “CHP’nin açılışı partimizi etkilemez” sözünün üzerinden 24 saat geçmeden DSP Edirne milletvekili Hasan Basri Eler ile, on Parti Meclisi üyesi, iki PM yedek üyesi ve dört Merkez Disiplin Kurulu üyesi, CHP’ye katılmak üzere DSP’den istifa etmişlerdi. İstifaların açıklandığı basın toplantısında bir konuşma yapan Gn Başkan Baykal, “CHP çatısı altında bütünleşme başladı. Bu istifalar demokratik solculara örnek olmalıdır” demişti.

    Ancak aynı saatlerde, geçmişte CHP’li olan SHP’li 4 yönetici de, ‘çift kimlik’ bulundurma haklarını SHP lehine kullanarak, CHP’den istifa etmişlerdi. Genel Sayman Ziya Halis, Genel Sekreter yardımcısı Mustafa Gazalcı, MYK üyesi Nilgün Süer’de bu tercihde bulunanlar arasında yer almıştı. Bu arada eski SHP milletvekillerinden; ‘Tufan Doğu, Erdoğan Yetenç, Beşer Baydar, Yılmaz Alpaslan, Nurettin Karsu’ ise, SHP’den istifa edip, CHP’ye katılarak ‘Yeniden Doğuş’ sürecine aktif destek ve katkılarını sunmuşlardı.

   

    SHP Gn. Bşk. ve Başbakan Yrdc. Erdal İnönü, 15 Eylül 1992’de Sosyalist Enternasyonal’in Berlin’de düzenlediği Dünya Kongre’sine katılmıştı. Yanında, SHP İst. Mv. ve MYK üyesi kimliğimle ben de vardım.  Bu nedenle benim SHP’den istifam ancak 21 Eylül 1992 tarihinde gerçekleşmiş; istifamı, Berlin’de yaptığım basın açıklaması ile kamuoyuna duyurmuştum:

    “Sosyal Demokrasi; toplumumuzu çağdaş, demokratik ve eşitlikçi bir refah toplumuna, ileri sanayileşme sürecine taşıyacak en güçlü kaynaktır. Solda birlik ve bütünlük, üretken, ilkeli ve erdemli bir yapılanma sağlanmadan bu kaynak güldür güldür akamaz, sosyal demoktatları gerçek iktidara taşıyamaz. CHP, bu kaynağın menbaıdır. CHP, toplumumuz için yeniden doğan bir güneş, yeni bir umuttur. Bu yeniden doğuşa kendi ölçeğimde omuz vermek için  kurucuları arasında yer aldığım ve halen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeliği görevini yürütmekte olduğum Partim SHP’den (Sosyal Demokrat Halkçı Parti’den) istifa ediyorum.”

    Takip eden günlerde, son SHP Kurultay’ında Baykal’ın anahtar listesinde yer alarak Parti Meclisine girmiş olanlardan -milletvekili olmayan- 16 önemli siyasetçi de (Ertuğrul Günay, Hasan Fehmi Güneş, Güler Tanyolaç, Aytekin Kotil, Emre Kongar, Sedat Doğan, Türkan Akyol, Atila Sav, Birgen Keleş, Eşref Erdem, Orhan Veli Yıldırım, Enis Tütüncü, Erdal Kalkan, Asuman Çiğiltepe, Cumhur Keskin, Ziya Yergök) SHP’den istifa ederek CHP’ye geçmişlerdi. Böylece, CHP açıldıktan sonra SHP Parti Meclisi’ndeki boşalma, 22’ye ulaşmıştı.     

    Böylece, birkaç hafta içinde 21 milletvekili Deniz Baykal (Antalya) (Gn. Başkan); Adnan Keskin (Denizli); Algan Hacaloğlu (İst.); Ali Dinçer (Ankara); Atila Hun(Kars); Coşkun Gökalp (Kırşehir); Faik Altun (Antalya); Fuat Çay (Hatay); Hasan Akyol (Bartın); Hasan Basri Eler (Edirne); Haydar Oymak (Amasya); İbrahim Özdiş(Adana); İrfan Gürpınar (Kırklareli); İsmail Cem (İst.); İstemihan Talay (Mersin); Kemal Tabak (Adıyaman); Mehmet Sevigen (İst.); Mustafa Doğan (Gaziantep); Uluç Gürkan(Ankara); Veli Aksoy (İzmir); Zeki Naci Tarhan (Kars),; CHP çatısı altında buluşmuş, TBMM’de CHP Grubu’nun resmen kurulması aşamasına gelinmişti.

   

    Bu arada 3 SHP milletvekilinin daha partilerinden istifa ederek CHP’ye geçeceklerine ilişkin haberler TBMM kulislerinden çalkantılara yol açmıştı. Zira, söz konusu üç milletvekili “Salman Kaya-Ankara, Celal Kürkoğlu-Adıyaman, Ender Karagül-Uşak” da SHP’den istifa ederse, DYP-SHP Koalisyon Hükümetinin TBMM’de sandalye sayısı 226’ya, “yarıdan sadece bir fazla” sınırına inecekti.   Derya Sazak köşesinde bu durumu şöyle özetleyecekti: “Deniz bey’le öğle saatlerinde konuştuk. CHP lideri, ‘istifalar nedeniyle hükümet kritik bir noktaya girecek olursa, 226’nın eşiğine gelinirse, CHP’nin oluşumuna katkıda bulunmak arzusundaki SHP’li milletvekili arkadaşlarımızın kararlarını dondurmalarını isteriz. Biz kriz istemiyoruz’ demektedir. Baykal’ın bu tavrı SHP’nin sandalye sayısının 50’nin altına inmesini şimdilik önlemiştir.” 

    Ertuğrul Özkök ise; Deniz Baykal’ın bu konudaki değerlendirmesini, “Biz bir iktidar paylaşımı hesabı içinde değiliz. Biz Türkiye’ye bakıyoruz. Güneydoğu’da yangın var. Ekonomide yıkım işaretleri geliyor. Bu yapı içinde Türkiye bir ‘erken seçim ekonomisini’ kaldırabilir mi? Bu ortamda bir erken seçim istemek büyük bir sorumsuzluktur.” sözleri ile özetleyecekti.

 

    Sıra CHP Grubunun resmen kurulması aşamasına gelmişti.   Mevcut Siyasi Partilere ilişkin mevzuta göre, 40 kişilik bir hülle partisinin oluşturulması, sonra o partinin CHP’ye katılması gerekmekte idi.  Bu amaçla,  23 Eylül’de  SHP ve DSP’den istifa eden milletvekilleri olarak CHP’ye topluca geçmek için ‘Bütünleşme Partisi’ni’ kurmuştuk. Antalya Milletvekili Faik Altun bu geçici partinin Gn. Başkanı olarak belirlenmişti. Resmi işlemler tamamlandıktan sonra, ‘Bütünleşme Partisi’ kendini feshederek CHP’ye katılma kararı almıştı. CHP böylece, TBMM'de 21 milletvekili ile Grubunu kurmuştu.  Artık, TBMM İçtüzüğü’nün Grubu olan siyasi partilere sağladığı ‘temsil ve söz hakları’ sonuna dek değerlendirilerek, ülke siyasetinin oluşturulmasına etkin olarak katılınabilecekti.    

   

    Bu arada DSP Gn. Bşk. Bülent Ecevit, CHP’de görev alan yeni yönetimi kutladığını belirterek, yasanın kendisine tanıdığı “iki partiye birden üyelik/çifte üyelik” hakkından istifade etmeyeceğini ifade etmiş, “Siz güçlük çekmeyin diye siyasi hayatıma DSP’de devam edeceğimden, bu haktan yararlanmayı doğru bulmuyorum!!!” demişti.

    Deniz Baykal ise, B.Ecevit’in bu kinayeli sözlerini; “Çift partili olma imkanından yararlanma konusunda tercihinizi yaparak CHP ile ilişkinizi sürdürmeyeceğinizi anlayışla karşılıyorum. Bundan mutlu olduğumuz söylenemezSizi, CHP’nin oluşumuna ve gelişimine olan katkılarınızdan dolayı saygı ile anıyoruz. Sizi CHP dünyası içinde görmek bizi çok mutlu ederdi.” şeklinde, kibarca yanıtlamıştı.

   

    Böylece, 9-10 Mart 1993 yapılacak Kurultay’da CHP üst yönetiminin yeniden yapılandırılması aşamasına gelinmişti. 970 delegenin katıldığı, divan başkanlığını Birgen Keleş’in yaptığı CHP 26. Olağan (Bahar) Kurultayı’nda Deniz Baykal 840 geçerli oyu alarak CHP Gn. Başkanlığına seçilmişti.

 

    Parti Meclisi seçimlerinde ise 850 oy kullanılmış, en çok oy alarak PM’ye seçilen ilk 5 kişiyi, sırasıyla; “Veli Aksoy, İrfan Gürpınar, Algan Hacaloğlu, İsmail Cem ve Adnan Keskin” oluşturmuştu. Parti Meclisi’ne 19 yeni üye girerken, 12 Eylül öncesi dönemlerde CHP içinde aktif olarak siyaset yapmış olan bazı deneyimli siyasetçiler (Hayrettin Uysal, Mehmet Nebil Oktay, Çetin Bozkurt, İsmet Atalay, Kemal Anadol, Hasan Fehmi Güneş, Adnan Keskin, Besim Üstünel, Günseli Özkaya, Aysel Baykal, Hüseyin Doğan, Erol Çevikçe, İbrahim Önen, Murat Kumbasar, Ertuğrul Günay, Ali Topuz”) de CHP Parti Meclisi’nde yerlerini almışlardı. 12 Mart 1993'deki ilk Parti Meclisi toplantısında yapılan seçimde Gn. Sekreterliğe Ertuğrul Günay, Genel Saymanlığa ise İsmet Atalay getirilmişti.

    Daha sonra, Tüzüğün değişik 7’nci maddesi uyarınca ‘CHP TBMM Grubunu’ oluşturan Milletvekillerinden bir bölümü (Fuat Çay, Ali Dinçer, Algan Hacaloğlu, Atilla Hun, Coşkun Gökalp, Faik Altun, Hasan Basri Eler, Haydar Oymak, İbrahim Özdiş, İsmail Cem, İstemihan Talay, Mehmet Sevigen, Mustafa Doğan, Uluç Gürkan, Veli Aksoy, Zeki Naci Tarhande, Genel Yönetim Kurulu üyesi olmuşlardı.  

 

    CHP 26. Olağan Kurultayı’nda; yönetim yapılanmasına ilaveten, ‘CHP’nin siyasette stratejik önceliklerini’ oluşturacak, aşağıda başlık olarak verilmiş yeni kararlar da alınmıştı. Bu kararlar, CHP’nin Yeniden Doğuş sonrasında  siyasete yepyeni bir anlayışın egemen kılınmasına dönük çabalarının yansımalarını oluşturacaktı.

 

12 Eylül’ün Tüm Kurum ve Kurallarıyla Tasfiyesi

*  Kişilikli, kararlı Dış Politika” 

Solda Bütünleşme ve Etkinlik” 

*  Kamu Yönetiminde Dürüstlük ve Saydamlık” 

Hukuk Devletine İşlerlilik, Hukukun Üstünlüğü”  

* “Güneydoğu Sorunu’na Çözüm” ve “Faili Meçhul Cinayetlere Son

Yargıda Yeniden Yapılanma - Adil ve Bağımsız bir Yargı” 

*  Memurlara, Siyasi Partilere Katılma ve Sendikal Haklar” 

Öğretmenin Saygınlığı”,  “Eğitimin Birliği İlkesi” 

* “Kadını-Erkeği Eşit Türkiye”;  “Ailede Eşit Mal Rejimi” 

Yeşil ve Temiz Türkiye

Çalışma Yaşamının Demokratikleştirilmesi”

Çiftçinin ve Küçük Üreticilerin Korunması” 

*  Orman ve Dağ Köylerinin Sosyo-Ekonomik Sorunlarına Çözüm

“ Esnaf Bakanlığı ile Esnaf ve Sanatkarların Sorunlarına Çözüm

Yeni “CHP Parti Programı Hazırlanması” 

Algan Hacaloğlu'nun bu önemli eserini  www.fdnkitap.com dan satın almak için tıklayınız.

 
 
 





FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KİTAP Haberleri

ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
YUKARI