Bugun...


CHP'nin geçmişini savunmak MHP'ye mi kalmıştır?
Tarih: 26-11-2014 20:41:24 Güncelleme: 26-09-2022 20:48:24 + -


Meclis'te Dersim tartışmasında Davutoğlu ve Bahçeli diyalogu yaşandı. Bahçeli Davutoğlu'na "Terörist Rıza'yı savunmak sana mı kaldı" dedi.Davutoğlu'ndan cavep aynı sertlikte geldi; "Tek parti dönemini savunmak sana mı kaldı?."

facebook-paylas
Tarih: 26-11-2014 20:41

CHP'nin geçmişini savunmak MHP'ye mi kalmıştır?

MECLİSTE DERSİM TARTIŞMALARINDA CHP'NİN BİR YANI SUSTURULMUŞ, DİĞER YANI MAĞDUR VE SUÇLAYAN..

KemalKılıçdaroğlu "Ben mağdurum. Benden özür dilensin" açıklaması ile pozisyonunu ilan etti ancak halen kendini Eski CHP'li sayanlar bu açıklamayı ciddiye almıyor ve "devlet sorumlu" diyerek konuyu tartışmaktan kaçınıyor.

Konuyu tartışma izni olanlar ise, o dönemdi yanlışlıkların yapıldığını , meclisin bunu araştırması  ve devletin özür dilemesi gerektiği iddiasında... Devleti suçlayıcı belge bulmazlarsa da ikna olmaya niyetleri yok..
Dersim tartışmalarında, mağdur olduğu için Konuşmak yerine konuşturmayı tercih eden Kılıçdaroğlu, son olarak Tunceli'de yardımcısını sahiplendi ve Dersim için Devletin özür dilemesini gerektiğini açıkladı.

90 yıllık Çınar'ın yeni filizleri CHP ve cumhuriyetin kurucularını mahkum ettirirken Çınar'ın kökleri, CHP ve Cumhuriyetin kurucularını taşıyamıyor. CHP çınarı köklerinden koparılıp Cumhuriyete karşı pozisyon aldırılıyor.

Cumhuriyetin kurucu kadrolarından İsmet İnönü'nün torunu Gülsüm Bilgehan ve Faik Öztrak'ın torunu Faik Öztrak'ın suskunluğu ise vicdanları kanatıyor.
 

NE ACIDIR Kİ;

CHP'NİN KURUCULARINI VE GEÇMİŞİNİ SAVUNMASI GEREKEN CHP YÖNETİMİ, SALDIRAN TARAFTA OLDUĞU İÇİN, CHP'NİN VE CUMHURİYETİN KURULUŞ DÖNEMİNİ SAVUNMAK MHP'YE KALMIŞTIR..

 

BAHÇELİ'DEN DAVUTOĞLU'NA..

İmralı adası cani başının adı konulmamış karargahı haline getirilmiştir.

Hükümet bir teröristi hayalinde bile göremeyeceği tavizlerle diriltmiştir. Recep Tayyip Erdoğan PKK’ya ödünler vererek Türkiye’nin altını oymuş milli birlik ve kardeşliğimize mezar kazmıştır. Türk milleti AKP PKK HDP Barzani’yle cinayet grupları tarafından ihanet markajına alınmıştır. Daha düne kadar Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AKP kadroları tarihimizle çelişen plan ve projelerle zehir saçmıştır.

Şimdi de Ahmet Davutoğlu varını yoğunu ihanet mesaisinde harcamaktadır.

Zannedersiniz ki Türkiye’yi yıkmak için özel görevlendirilmiştir. Türk tarihine ne kadar ihanet eden emel varsa AKP’nin kundağında bir kez daha doğmuştur. Hainler Davutoğlu’nun gözüne melek gibi gözükmektedir. Ne Erdoğan’ın ne de Davutoğlu’nun durduğu ve baktığı yer doğru değildir. Geçmişte Türk milletinin kanını akıtanlar bugünlerde revaçta, namertler el üstündedir. Yıllardan beri Erdoğan ve yandaşları Türkiye'nin bir bölümünü PKK’ya peşkeş çekmek için uğraşmakta, provokasyon seferleri düzenlemektedir. Ülkemizde çıkan isyanların avukatlığına soyunan başbakan ve hükümetinin anlayışına göre Türkiye etnik farklılıklar temelinde anlaşılırsa demokratikleşecek, coğrafi eksen bölünürse çağdaş hale gelecektir.

 Başbakan Davutoğlu, tıpkı Erdoğan gibi tarihimizle kavgalı, milli değerlerimizle mesafelidir.

Davutoğlu Erdoğan’ın kopyasıdır, ama inanınız bana çok kötü bir kopyasıdır. Davutoğlu zillette inat etmektedir. Başbakan geçtiğimiz haftanın son gününde Tunceli’ye gitmiştir. Bazı etkinlik ve toplantılarda da bulunmuştur. Davutoğlu tarihi gerçekleri bir kez daha çarpıtmıştır. Arifleri erenleri Allah dostlarını hikmet ve keramet sahibi manevi büyüklerimizi istismar ederek, bölücülere yine toz kondurmamıştır. Dersimi isyanının ele başı terörist Rıza’yı sözde Seyit unvanıyla anan başbakan, bir defa İslam'a, kutsal emanetlere kara çalmıştır. Alemlere rahmet olarak inmiş efendimiz Hazreti Muhammed'i bir teröristle anmak, İngiliz'in, Rus'un oyuncağı olan hainle yan yana getirmek utanmazlık olduğu kadar büyük bir günahtır. Davutoğlu’nun maksadı nedir? Bu şahıs kimlere hizmet etmektedir?

 Terörist Rıza’yı savunma ihalesi Davutoğlu’na mı kalmıştır?

Ali’siz Alevilik inşa etmeye çalışanlara, terörist Rıza’nın hakkını helal etmeyeceğini söyleyen Davutoğlu, millet evlatlarını öldürenleri Allah'ın affedeceğini mi düşünmektedir? Eğer rejime muhalifler millete hasım unsurlar bu şekilde cezalandırılmamış olsaydı, Davutoğlu nasıl başbakan olacak, AKP nasıl iktidarda kalacak, Erdoğan hangi güçle cumhurbaşkanlığına yükselecekti?

 Bize göre Dersim isyanıyla ilgili olan olmuş, yaşananlar geride kalmıştır. Türk milleti asilerin hakkından gelmiş bu sayfa kapanmıştır. Hem Osmanlı hem de cumhuriyet devrinde isyana kalkışanlar bedel ödemişler ve cezalandırılmıştır.

Erdoğan ve Davutoğlu Gezi Parkı'ndaki itirazlara bile tahammül göstermeyip şiddetle bastırırken, her ne hikmetse demokrasiyi akıllarına gelmemişti.

Terörist Rıza’ya sempati duyanlar Türk gençliğine zalimce davranmıştı.

TOMA’lı, biber gazlı şiddetle savunmasız hiçbir örgütle bağı olmayan gençleri hedef almıştır. Terörist Rıza’dan özürler dileyip, Ahi Evranı, Baba Mansur’u Hazreti Mevlana’yı dilinden düşürmeyenler, tencere tava çalan hanımefendilere dahi tahammül edememiştir.

Sokakta yürürken sigara içenlere bile hakaret yağdıran bir zihniyet mi bu ülkede hoş görüden bahsetmektedir? Geçiniz bunları sayın başbakan geçiniz,

Bugün isyan etmiş bir hainden özür diliyorsanız, çok yakında 1984’ten itibaren başkaldıran hainden de özür dileyeceksiniz demektir.

 Erdoğan ile Öcalan ikilisi nasıl kardeş ve dost olmuşa, Davutoğlu’da kendisine yoldaş olarak terörist Rıza’nın iğrenç emellerini seçebilecektir. Eğer isterse Rıza adını adına ekleyip Ahmet Rıza olabilir. Nasılsa AKP’de teröristlerle düşüp kalkmak popülerdir. Davutoğlu genel seçimlerden sonra başbakanlığı kaybedeceğinden dolayı, her rezilliğe tamam demektedir. Erdoğan’ı İmralı ve Kandil nasıl kurtaramayacaksa, Davutoğlu’nu da teröristlerin geride bıraktıkları fitne vasiyeti kurtaramayacaktır. İncinen ve hırpalanan Alevi kardeşlerimiz seslerini yükseltmeli Davutoğlu’nun tezgahına düşmemelidir.

Alevi İslam inancına sahip kardeşlerimizin teröristlerle yollarının kesişmesi imkansızdır. Efendimize gönül vermiş hiçbir vatan evladının isyancıların arasında olması düşünülemeyecektir. Edep yahu diyen 12 imamın sevgisiyle hayatlarını geçiren kardeşlerimize Dersim’in iftirasını atmak ayıptır.

Terör destekli etnik bölücülük siyaset sahnesine konuşlanmış, PKK’nın stratejisinde yeni bir aşamaya gelinmiştir.

Etnik tahrik ve taleplerle ilerletilmeye çalışılan siyasi bölücülük gündemiyle, silahlı terör saldırılarının ortak hedefi ortadadır. Amaç Türk milletine devletine vücut veren ortak değerleri yıkmaktır. Arkasından ülkemizi parçalayarak çok dilli ortaklık devleti yapılanmasını kabul ettirmektir. Biz bu kapsamdaki uyarlarımızı yıllardır yaptık. Türkiye’de bir Kürt sorunu değil, terör ve bölücülük sorunu olduğunu, İmralı’da yatan caninin Kürt kökenli kardeşlerimizin temsilcisi sayılamayacağını vurguladık. Alevi kardeşlerimizle, Kürt kökenli kardeşlerimizin beklentilerini kaşıyıp, AKP HDP PKK bölüğünün istismar yarışına girdiğini söyledik.

Türkiye’nin açılım demokratikleşme sözleriyle sürüklendiği karanlık tünel felaketlerle doludur. Hükümet terör örgütleriyle masaya oturduğu andan itibaren inandırıcılığını hepten kaybetmiştir. Ülkemiz tehlikeli bir girdaptadır. Terör örgütü ne isterse almakta, neyi dayatırsa yaptırmaktadır. AKP ipin ucunu kaçırmıştır. Son zamanlarda gündeme yansıyan haber rapor bilgi ve yorumlar AKP ile PKK’nın Türkiye üzerindeki paylaşım mücadelesine hız verdiklerini göstermiştir. Uluslararası kriz grubunun yayınladığı geçtiğimiz günlerde de Ankara’da duyurduğu Türkiye ve PKK barış sürecini kurtarmak başlıklı raporu tam bir rezalettir. Bu rapor üçüncü gözün fiilen varlığını kanıtlamaktadır.

 

Süreç rezilliği içinde dünya alem vardır, küresel tezgah hükümeti kuşatmıştır. Bize göre uluslararası kriz grubunun raporu ihanet sürecine verilen bir ayar, rota gösterilen bir istikamettir.

Anayasanın yeniden yazılarak etnik kimliğe dayalı her türlü ayrımcı ifadenin kaldırılması, ceza kanunun ilgili maddelerinin değiştirilmesi, ana dilde Kürtçe tam eğitim verilmesi için çalışmalara devam edilmesi daha fazla yerinden yönetim için planlar açılması, PKK’nın federal özerklik mi yoksa bağımsızlık mı istediğinin açıklığa kavuşturulması dile getirilmektedir.

Silahı bırakanların kamuda çalışmalarını, ana dilde eğitimin serbest olmasını, anayasadan Türk ifadesinin çıkarılmasını, yerel parlamentonun kurulmasını, yerel yönetimin eğitim sağlık turizm alanında söz sahibi olmasını, teröristlere tazminat ödenmesini, terörle mücadelede aktif rol üstlenen kamu güçlerinin cezalandırılmasını, bazı şehirlerde yerel polis ve öz savunma güçlerinin kamu düzenini sağlamasını, İmralı canisinin ev hapsine çıkarılmasını, sonunda serbest bırakılmasını tehditlerle dayatmaktadır.

Dünyanın hangi ülkesinde müebbet hapse mahkum bir terörist iki odalı bahçeli televizyonlu villa tipi sözde hücresiyle örgütünü yönetmektedir?

Hükümet utanmasa emin olun bin odalı kaçak ve karanlık sarayda İmralı canisinin kullanımı için manzaralı bir oda tahsis etmekten kaçınmazdı. Yargının hakkında kesin bir hüküm verdiği terör elebaşısına kanun dışı imkanlar sunmak.

 

Başbakan yardımcısı, milletimizin gözünün içine baka baka terörist başını savunmuştur. Bu başbakan yardımcısı sözüm ona HDP’yi hedef alarak siz Öcalan’ı itibarsız hale getirmeye çalışıyorsunuz sorusunu sormuştur. Bunun yanı sıra Erdoğan yine dün İstanbul’da KADEM tarafından düzenlenen zirvede hepimizi hayret ettiren bir konuşma yapmıştır.

Peki adalet bölücü başıyla ilgili devreye girmemiş midir? Adalet devletin ülkesi ve milletini yıkmak ve yok etmek için nifak kusan çevrelere karşı devrede değil midir?

Erdoğan adalet mülkün temelidir diyor, beyaz adam ve siyah adam ayrımcılığını kaldırmanın yegane yolu adalettir diyor. Tamam da Erdoğan’a sormak lazımdır ki, rüşvet ve yolsuzluğun üzerine gitmek adalet değil midir? Vatana ihanet edenin anayasayı çiğneyenin, yakasından tutmak adalet değil midir?

 Sayın Erdoğan söyle bize, Ermenek’li Recep Gökçe’ye yırtık lastik ayakkabıyı reva görenler, sana da haram saraylar layık bulan neresinde adalet neresinde hukuk vardır?

Erdoğan’ı korkutan ürküten bu kadar asabi yapan nedir? Cumhurbaşkanının tek uğraşı hayali bir düşman yaratıp onunla kavga mı etmektir? Paralel diye suçlananlarla 12 yılın 11 yılında iç içe olurken Erdoğan’ın aklı neredeydi? Afrika’daki paralel safarisine onu bunu davet etmekten başka işi gücü kalmamış mıdır?

Kadın erkek eşitliğinin fıtrata ters olduğunu söyleyerek saygısızlık yapan Erdoğan’ın fıtratında doğru iş yapmak milli duruş sergilemek yoktur ve bundan sonra da olmayacaktır.

Geçtiğimiz hafta Cuma günü, Biden Türkiye’ye gelmiş cumhurbaşkanı ve başbakan ile görüşmüştür.

ABD’nin belli ki istekleri vardır, bir kısmı da medyaya yansımıştır. Kamuoyuna yansıdığı şeklinde görüşmede Suriye ve Irak görüşmelerinin ele alındığı anlaşılmaktadır. Kanaatimiz odur ki, Başbakan Davutoğlu’nun Irak ziyaretlerinin Biden temaslarıyla bağlantısı vardır.

Peşmergeyi eğitmenin kararını alan bu zihniyet bir bakıma PKK’ya silahlı eğitim vereceğinin farkında mıdır? AKP bunun Kürdistan’a çanak tutmak olduğunu bilmeyecek kadar cahil, görmeyecek kadar kör müdür? Davutoğlu ve Erdoğan heyecanla bu vahim gelişmeleri mi yetiştirmiştir?

Erdoğan için bir ara tarih olan Biden geçtiğimiz cumartesi günü beylerbeyi sarayınca can ciğer kuzu sarması haline gelmiştir. Deliğe süpürmeyin yalvarmasından, tarih olmuştur diklenmesinin ardından, çark edilmedik sözü kalmamıştır. Erdoğan ne dediyse tersini yapmıştır. .

 

İçişleri Bakanlığı'nca hazırlanan kanun ile bazı kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı TBMM’ye intikal etmiştir.

Görüldüğü kadarıyla rütbesi olan ve aktif görevde bulunmayan birinci sınıf emniyet müdürleri, ikinci, üçüncü sınıf emniyet müdürleri içişleri bakanı tarafından emekliye sevk edilebilecektir. 17-25 Aralık’tan sonra polislerimizin baskıya maruz kalması yetmezmiş gibi şimdi de tehdit edilmeleri insaflı adil değildir.

Tasarı baştan savma olup herhangi bir ihtiyacın ürünü olarak değerlendirilemeyecektir. Bu tasarıyla can ve mal emniyetinin temin edilmesi, suçun aydınlatılması, suçluların yakalanması gibi görevleri olan kolluk güçlerinin arama ve gözaltı yetkileri yeniden düzenlemektedir. TSK’nın eli zayıflatılmaktadır. Ülke savunması riske atılmaktadır.

AKP polisi güçlendirirken TSK’yı ikinci plana itmektedir. Parti olarak gerekli demokratik müdahale ve eleştirilerimizi sonuna kadar yapacağımızdan hiç kimse şüphe duymamalıdır. (RADİKAL)

DAVUTOĞLU'NDAN BAHÇELİYE..

Davutoğlu, Çözüm süreci ve terörle ilişkisi ile sert eleştiriler yönelten bahçeli'ye bu konuda cevap vermek yerine, Dersim üzerinden polemik yaratarak cevap vermeyi tercih ediyor.  Gerçekleri saptırma konusunda uzman olan AKP geleneği yine saptırmalarla kendisine yönelen muhalefeti savuşturmaya çalışıyor ve ilginç bir şekilde "Türkiye'deki bir ile muhalefet partisi genel başkanının gidip bunları söyleyemeyeceği" iddiasını ortaya koyuyor.

"Sayın Bahçeli’ye çağrıda bulunuyorum. Tunceli Türkiye’nin bir vilayeti mi. Peki siz tüm Türkiye’ye hitap ediyor musunuz? Buyurun gidin bu söylediklerinizi orada söyleyin. Onların torunlarının gözlerine bakın ve “hepsi vatan hainiydi” deyin. Ben oradaydım. 10 sene sonra da, 50 sene sonra da 100 sene sonra da orada olacağım. Elaziz Elazığ, Dersim Tunceli, Diyarbekir Diyarbakır oldu. Sayın Bahçeli bunları savunacak mısın? Ben Tunceli’de söylediklerimi Edirne’de de Konya’da da söyleyeceğim ve milletim de anlayacak. Ama Bahçeli Ankara’da söylediklerini Tunceli’de söyleyebilecek mi?"






FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNDEM Haberleri

ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
YUKARI