Tweet | Tarih: 27-01-2015 23:35 |
SYRİZA`nın Doğuşu
2001`de bazı sol gruplar arasında oluşturulan Solun Birliği ve Ortak Eylemi için Alan adlı bir koalisyona dayanıyor SYRiZA. 2004 yılındaki seçimlere sol bir ittifakla girmek amacıyla kuruldu.
Fraksiyonel çeşitliliği bakımından tam bir cephe hareketi olduğu söylenebilir. Süreç içerisinde ayrılanların olmasına rağmen Maoistlerden, Troçkistlere, NeoMarksistlerden, Ekolojistlere ve demokratik sosyalistlere kadar birçok farklı grup ve politik eğilimi içerisinde barındıyor.
SYRİZA, 2008 yılında anarşist bir gencin polis tarafından öldürülmesi protestolarına tam destek vererek ve bu süreçte aktif bir rol üstlenerek tanındı. Partinin genel popülerliğinden, daha fazla popülerliğe sahip genç lideri Aleksis Çipras liderliğinde, oylarını %4.6`dan 25 Ocak 2015 seçimlerine kadar, düzenli bir artış içerisinde % 3637 bandına kadar taşıdı.
SYRİZA`nın Yükselişindeki Sebepler
Financial Times yazarı Gideon Rachman 2014`ün son günlerinde kaleme aldığı yazısında piyasalar ve siyaset etkileşiminden bahsederken, bu doğrultuda gelişen iki ayrı senaryonun mümkünlüğü üzerinde durmuştur. Bunlardan ilki, ekonomide işler iyiye giderken seçmenler ana-akım siyasi yapılara oy veriyor, bu durumda piyasalar rahatlıyor, faiz oranları düşüyor, reel
ekonomi iyileşiyor ve süreç sonunda, merkezde duran siyasi yapılar bu durumdan güçlenerek çıkıyor. İkinci senaryoda ise, ekonominin kötüye gitmeye başladığı dönemlerde, siyasi radikalleşme artmaya başlıyor, bu durum piyasayı endişelendiriyor, dolayısıyla faizlerde yükselme eğilimine giriliyor, ekonomi daha da kötüleşirken siyasi radikalleşme hat safhaya çıkarak, radikal siyaset oldukça güç kazanmış oluyor.
Özelikle 2008 yılındaki ekonomik kriz ile birlikte özelde Yunanistan`da, genelde birçok Avrupa ve dünya ülkesinde merkez siyasetin zayıflama eğilimine girdiği görülmeye başlanmıştır.
2008`te merkez siyasetin çökme yoluna girdiği süreç 2014 Mayıs`ındaki Avrupa Parlamentosu seçimleriyle en üst noktaya çıkmıştır . Genel olarak AB`ye bakışın, AB`nin ekonomik yaklaşımlarının ve neoliberal politikalarının tartışıldığı sonucunun çıkarılabileceği bu seçimde, radikal sağ ve radikal sol partilerin beklenilmeyen oylar alarak, Yunanistan`da SYRİZA örneğinde
olduğu gibi artık iktidar koltuğuna oturması kaçınılmaz bir sonuç olarak belirmiştir. Bu aynı zamanda siyasi görünümü genel olarak muhazafazakar demokrat olan, otoriter, ekonomide piyasacı ve kriz anlarında faturayı emekçi kitlerere ödetmeye çalışan merkez siyasete de darbe niteliğindedir.
SYRİZA`nın Hedefleri
Hedeflerinin ne denli radikallikler içerdiğini zaman içerisindeki eylemleriyle göreceğimiz SYRİZA, ilk bakışta AB içerisinde kalarak kemer sıkma politikaları yerine kemeri gevşetme hedeflerinin ipuçlarını vermektedir. Şu anda Yunanistan`ın en büyük borcu Avrupa`nın kamu kuruluşlarına. SYRİZA, bir kaç yıl öncesi gibi borçları tanımıyoruz ve ödemeyeceğiz tavrından ziyade, 2. Dünya Savaşı sonrası 1953 yılında Batı Almanya için gerçekleştirilen ve Batı Almanya`nın borçlarının %50`sini silen Londra Anlaşması`nı örnek göstererek, borçların bir kısmını sildirmeye ve partinin, geri kalan borcun yeniden revize edilmesine çalışacağı belirtiliyor.
SYRİZA`nın temelde, tekrardan sosyal devleti dirilmeteye çalışacağı, sosyal harcamaları arttıracağı 15 Eylül 2014`te Selanik`te açıkladığı program incelenince dikkati çekiyor. Başta yoksul ailelere bedeva elektrik, yiyecek, ilaç, gıda ve kira yardımı yapması ve asgari ücreti iyileştirmesi bekleniyor. Ayrıca yakın zamana kadar zenginlerden alınan bazı vergilerin de tekrar geri getirilmesi hedefler arasında bulunuyor. Emekçi kesimin sermaye karşısındaki araçlarından biri olan toplusözleşmelerin yeniden yapılabilmesi ve toplu işten çıkarılmaların önüne geçilmesi önemli ekonomik hamleler olarak dikkat çekiyor.
Türkiye`deki Solun Çıkarması Gereken Dersler
Mayıs 2014 Avrupa Parlamentosu seçimlerine kadar gelinen süreci çok doğru tahlil eden SYRİZA, bugün karşılığını iktidar olarak aldı. Örneğin, Fransa solu kendini hala neoliberal yapılardan koparamadığı için güç kaybederken, Fransa radikal sağı yükselişini, merkez siyasetin çüküşünü iyi kritik ederek ve neoliberal anlayışa sert bir şekilde karşı durarak sağladı.
Türkiye de dünyadaki merkez siyasetin çöküşünü yaşayan ülkelerdendir. Bugün hala AKP`nin oylarının ciddi oranda düşmemesi yanıltıcı olarak değerlendirilmemelidir. Neoliberal, piyasacı, talancı anlayış sahipleri, çöküşünü 2013 Haziran`ında fazlasıyla yaşamıştır. Dünyada ve Türkiye`de bağırarak gelen gerçeği görmemek ancak büyük bir siyasi gaflet olarak okunabilir.
Net bir şekilde görülen gerçek şu ki, partilerin kaderini, kitleleri ezen,sömüren ve çaresizleştiren neoliberilizme ve onun ekonomi ve siyasi araçlarına karşı takınılan tavır belirleyecektir. Özelikle CHP gibi merkez sol partiler, sosyal demokratlaşma çabası içinde "üçüncü yol" soslu, piyasacı ve sistemle uyumlu görüntüsüyle, iktidarı elde etmek şöyle dursun, Yunanistan`ın son 30 yılına damga vurmuş PASOK gibi küçülmeye mecbur kalacaktır. Yapılması gereken ve denenmemiş tek bir şey kaldı geriye. Piyasacı, talancı, rantçı ve otoriter zihniyeti üreten neoliberalizm karşıtlığında, sosyal adaletçi, ekolojist ve kamucu bir düzen vaadinde bulunmaktır.
Sonuç olarak, SYRİZA hedeflerinin ne kadarını başarabilir bilinmez ancak siyasi atmosferin gerçekliğinin bu politikalar olduğu kesin gibi duruyor.